Arkitera Mimarlık Merkezi’nin düzenlediği ARKIMEET Konferansları’nın 20.’si 27 Kasım 20017 Salı akşamı Stirling Ödülü dahil 22 mimarlık ödülü sahibi, sıra dışı mimar William Alsop’un katılımıyla yapıldı. Harbiye Askeri Müze ve Kültür Merkezi’ndeki etkinlik ARKIMEET serisinin en iyi sahne performanslarından birisine sahne olmuştu.
Konuyla ilgili Arkitera.com’daki haber metnini fotoğraf galerisini takiben okuyabilirsiniz.
20’li yaşlarında felsefe, 30’lu yaşlarında teoriler, 40’lı yaşlarında kavramlar üzerine kafa yorduğunu belirten mimar, 50’li yaşlarında kavramlara güldüğünü, 60’lı yaşlarda tüm bu düşüncelerinden geriye yalnızca “çeyrek fikir” kaldığını, 70 yaşında hepsinden kurtulup gerçekten özgürleşeceğini ve artık yalnızca kendisinden sorumlu olacağını söyleyerek konuşmasına başladı.
Mimarlık yapanları “şanslı” olarak nitelendiren Alsop, mimarlığı sevdiği için yaptığını ve işini sevmeden yapanların projelerinden bunu kolayca anlayabileceğimizi söyledi. Mimari eskizlerini oldukça büyük kağıtlarda farklı tekniklerle yapan mimar, böylece belirli bir ölçek ve kağıt boyutuna ya da bilgisayar ortamına bağımlı kalmadan tasarlayabildiğini, tasarıma kendisinin hakim olduğunu anlattı.
Projeleri için çekilmiş filmlerle sunumunu renklendiren William Alsop, Chelsea Exhibition Space, Fawood Children Center, Malagarba Works, Faraday School, Sharp Center for Design, Ben Pimlott Project, Chips, Bradford Masterplan gibi yapılarından örnekleri paylaştı. Ayrıca 2000 yılında İngiltere’nin saygın mimarlık ödüllerinden RIBA’yı kazanan “Peckham Library and Media Center” yapısı ile yılda bir milyondan fazla turistin ziyaret ettiği ve mavi cephesi nedeniyle “Büyük Mavi” diye de adlandırılan hükümet yapısı “Hotel du Departement des Bouches-du-Rhone” projelerine de sunumunda yer verdi.
Neredeyse tüm projelerinde, bölgede yaşayacak insanlarla iç içe olmayı tercih eden Alsop, bazı projelerinde sokaktaki insanlara eskizler yaptırarak, buradan aldığı ilhamla yapıları projelendirdiğinden bahsetti. İnsanlara kulak verip, onların düşüncelerine değer katarak mimari yapıtlara dönüştürmekten keyif alan mimar, “Kendi bireyselliğinizin farkındaysanız, başkalarının da farkına varırsınız. Yaptığım işlerden ben değil, içinde yaşayanlar hoşlanmalı. İnsanlar hergün gördükleri ve yaşadıkları mekanları sevmeliler. Sıkıcı bina yapmak cinayettir ve bu noktada ‘-izm’lerin herhangi bir değeri yoktur.” dedi ve ekledi; “Bina yapmak mimarlık değildir, mimarlık için mekana değer katmak gerekir”
Konuşmasının sonunda, sorulara yanıt veren mimar, çok iyi bir ekiple uzun süredir çalıştığını, çalışma arkadaşlarının uzun süreli dostluklar kurmasının projelere de olumlu etkileri olduğunu anlattı ve sürekli çalışanların değiştiği ofisleri doğru bulmadığını belirterek sözlerine son verdi.