Hamburger sözcüğünün kökenine bakınca Hamburg’a gittiği yazıyor, bunu zaten hepimiz biliyoruz. Hamburger yani Hamburg’a ait. Daha öncesine bakarsak işler karışıyor, Türk kaynaklara göre tatar bifteği yani Fransızların “tartar de boeuf”u ile aynı kökten. Hatta atın eyerinin altına etlerin ince ince kesilerek konulması üzerine ezilmesi vesilesiyle pastırma ile bağlantı bile kuruluyor.
Cumhuriyet gazetesinde 1930’dan itibaren hamburger sözcüğüne rastlamak mümkün ancak o zaman rastlanan sözcükler hep kişi adı. Yiyecek olan hamburgerin ilk ne zaman anıldığını bulamadım (Cumhuriyet’in arşivi oldukça kullanışsız).
Batılı kaynaklarda ve ansiklopedik bilgilerde ise bu yönde bir bilgi yok. Daha çok belirsizliği üzerine tartışmalar var. Ama 19. yüzyılda Almanlarca Kuzey Amerika’ya taşındığına yönelik pek kuşku yok.
Kuzey Amerika’da olgunlaşan hamburger belki de tüm dünyada yaygın olarak hem de benzer isimle bulunan bir yiyecek. On binlerce şubesi olan hızlı restoran zincirlerinin oluşmasına neden olacak kadar güçlü. Oluşan bu zincirler kot pantolonla aynı motivasyonla ortaya çıkıyor, hızlı ve ucuza ihtiyacı karşılamak…
Giriş paragraflarından da bahsettiğim üzere hamburger ucuz olması gereken bir yemek türü. Ama satanlar -doğal olarak- nasıl da pahalı satabiliriz oyununu kuruyorlar. Ve toplum da bu yaklaşımı satın almış görünüyor. Kot pantolon gibi. Pahalı, pahalı mekanlarda, genelde birbirine benzeyen karaktersiz hamburgerler…
Karaktersiz nitelemem bir çirkinlik ifade etmiyor, burada bir yanlış anlaşılma olmamalı. Tümü birbirine benziyor ve geçmişleri yok gibi. Birazdan yazacağım restoranların çoğu 10 yaşından genç olacaklar. Bana göre bir gelenek oluşturabilmek için oldukça kısa bir süre.
Peki karakter sözcüğünü kullanırken ne arıyorum:
- Geçmiş
- Mekan
- Burger
- Sos
- Ekmek
- Patates
Tattığım hamburgerleri kategorize edecek olsam:
- J Burger
- Hamza, Betro
- Kızılkayalar, Kristal
- Kral, Hatunlar
- Diğerleri
Batard, aslında iyi bir lokanta; zaten Kore hamburgeri diye satılan menüsündeki tek ürün de bildiğimiz burger köftesi ile yapılmıyor.
Tüm bunlardan sonra sıralamam ise şöyle:
- Jumbo
- Zula
- Basta
- Cross Fingers
- Virginia Angus (Yanında verdiği patatesi ile aslında burayı hak etmiyor ama…)
Betro ve Mr.Hamza pideye benzeyen bir hamburger yapıyorlar. İyiler ama ilk 5’e alamadım.
Deneme aşamasında Akali, Barto, Biber, 2 Bites, Bon, Zapata ve Grungy’de de yedim, kimilerinde iki kez. Hepsi iyi, ilk 5’in hemen ardından gelirler.
Eskilerden Kral Burger’in bugünle hiç ilgisi yok. Marka olduğu için pahalı satıyor ama iyi değil bu nedenle de mekan genelde boş zaten.
Hem Gezi’deki tutumu nedeniyle hem de hamburgerinin niteliği nedeniyle tartışmalara yol açacağı için Kızılkayalar’ı listeye koymadım ama çok iyi bulduğumu söylemeliyim.
İstanbul’un en iyi hambugercileri
1 Jumbo
2 Zula
3 Basta
4 Cross Fingers
5 Virginia AngusAyrıntı şurada: https://t.co/MZf2lvHnfk
Yazıda bahsettiğim konular okunmadan yorum gelirse cevap yazamayacağım 🙁 pic.twitter.com/4xuIxQdCLe
— Ömer Yılmaz (@oyilmaz) June 23, 2022
listeden zula ve virginia angusta burger yedim, 4. leventteki komşu burgeri ikisinden de daha çok seviyorum(tereyağlı veya zeytin soslu burgeri tavsiye ederim)
Nusret markası olan saltbae burger kanyon şubesinde denedim,listenizdeki çoğu burgerı da denediğim için söylüyorum bence ilk üçe rahat girer ben 1.sıraya koydum
Saltbea’lere gitmedim ama Nusret ilk 5’e girer. Dryage etten köftesini yapıyor, ekmeği de kendine özgü oldukça güzel. Benzer şekilde Ataşehir’deki Polonez Grill’in hamburgerini de tavsiye ederim.