İşçi Mimar

Yazıyı okuyanın bir rehber gibi kullanabilmesi amacıyla teknik detaylara girmekten çekinmeyeceğim. Yine aynı gerekçe ile güncel teknolojilerden örnekler vereceğim. Her şeyin çok hızlı değiştiği günümüz teknolojik ortamında önerilerin bir kısmı ya da tümü kısa sürede eski moda kalabilir. Yazı, teknolojinin ne amaçla kullanıldığı dikkate alınarak okunursa yeni servislere hızlı ve doğru uyum kolayca sağlanabilir.

Birinci ve Hep Hatırda Olması Gereken Kural

Her zaman, koşulsuz ve tartışmasız iş dünyası formelliği içinde kal. Cümleyi özellikle yasalara uygun ol, kayıtdışı olma ve benzeri formatta kurmadım. Sadece yasalarla sınırlı değil çünkü doğru davranmak anlatmak istediğim. Bazen yasalar da yetişmiyor.

Şirketi kurmadan önce iyi kötü bir iş planınız mutlaka olsun. Bu angarya gibi görülme olasılığı yüksek calışmanın zaman geçip geriye baktığınızda çok işinize yaradığını göreceksiniz. İş planı hazırlamayla ilgili internette çok sayıda kaynak bulacaksınız.

Artık bir planınız olduğuna göre muhasebecinize karar verme vakti geldi. İlginç bir şekilde şirket sahiplerini formelliğe yöneltmesi gereken muhasebeciler tam tersi yönde hareket edebiliyor. Bir toplantı yapın ve maaşları nasıl ödeyeceğinizi konuşun. Bu en önemli gösterge bana göre. Eğer “maaşları asgari ücretten göstermeyelim, biraz daha yüksek gösterelim” (ama gerçek rakam değil) diyorsa hemen kendinize başka bir muhasebeci aramanızı öneririm.

Maaşları tam göstermek zorundasınız. Bu bir lütuf değil. Kanunun yapmanızı söylediği. Nasıl diğer kanunlara uygun davranıyorsanız buna da davranmak zorundasınız. Buna rağmen kayıtdışı çalışmayı tercih ettiğinizde ne zaman olacağı hiç belli olmaz ama mutlaka sonunda olur ve o kayıtdışı size pahalıya patlar.

Sadece işçi maaşlarını değil kendi maaşınızı da kayıt içinde ödemelisiniz. Çalışanlara vereceğiniz primler de aynı. Kuralımız şu: Şirket kasasından çıkan her kuruş belgeli ve yasal olmak zorunda. İster kendinize ister işçiye ister de tedarikçinize ödeyin.

Yukarıdaki satırda işçi dedim, dikkatinizi çekmiş olabilir. Çalışanla patron arasındaki hukuku İş Kanunu düzenler. Kanun işveren ve işçi olarak tanımlar tarafları. İş Kanunu genel kanının aksine işçiyi işverene karşı korumak amacıyla var değildir. Bu kanı işverenlerin yasadışı uygulamaları sonucu mahkemelerin çalışanları haklı bulmasıyla oluşmuştur sanıyorum.

Burada dikkat çekmek istediğim bazı noktaları sıralamak istiyorum.

İş Kanunu en üst seviyedeki düzenleyici metin. İşçi işveren arasında imzalanacak ve bu kanuna aykırı hiçbir metin geçerli değil.

Kanun haftalık çalışma saatini, yıllık izinleri, izin verilen en uzun mesai süresini, işçi ve işverenin çalışmaya nasıl son verebileceğini ve daha onlarca konuyu tarifler. Eğer şirket kuracak ve yanınızda en az 1 kişi maaşlı olarak çalışacaksa bu kanunu hiç üşenmeden okumak zorundasınız. Zumthor’un yapılarını incelemek kadar işinizin parçası bu kanun.

Haftalık çalışma saati 45’tir. Bu 45 saati dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz. İsterseniz hafta içi günde 8 saat sonrası Cumartesi 5 saat yapabilirsiniz örneğin.

Daha uç uygulamalar da mümkün. Ütopik ama açıklamak için kullanabilirim: Vardiyalı işçiniz (mimar, plancı vb..) olabilir. Gece 9’da işbaşı yapar ve bir saat mola verdiyse, sabah 7’de paydos eder. Bu kanunlara aykırı bir uygulama değil ama bu durum çalışma sözleşmesinde yer almalıdır.

Bir işçi çalışmaya başladıktan bir sene sonra izin hakkı kazanır, öncesinde izin kullanamaz. Beş senesini doldurana dek hakkı iki haftadır. 5-15 yıl kıdemli işçi için üç hafta ve uzeri için 4 haftadır.

Yıllık izin bölünemez. Kanun bölünememesini işçiyi koruyan bir önlem olarak anlatsa da aslında bu işçi aleyhine bir durum. Çalışanlar kısa tatilleri tercih ediyorlar genelde çünkü.

“İki hafta” olarak belirtilen yıllık izin bir cuma akşamı başlar ve iki hafta sonra Pazartesi sona erer.

Bazı şirketlerde cuma günü izin alırsanız cumartesi günü çalışılmadığı halde izinden iki gün düşülür. Bazılarında hem cuma hem de Pazartesi izni icin geçerlidir bu durum.

Biz Arkitera’da sadece hafta içi kullanılan zaman kadar izinden düşüyoruz. Ayrıca Arkitera’da iki haftayı 14 çalışma günü olarak uyguluyoruz. Bu da 3 haftadan bir gün eksik bir süre izin kullanılabildiği anlamına geliyor.

Toplu izin uygulaması ile tüm şirketin aynı anda tatile çıkmasını sağlayabilirsiniz. Arkitera’da yıllardır uyguladığımız bu yöntem çalışanların bir kısmı tarafından eleştirilebilir ancak çalışma verimi açısından yararlı olduğu kesin. Toplu izinde uygulamada hata yapılmamalı: Yeterince erken (aylar belki bir yıl) ekibe duyurulmalı. Çalışanın kullanabileceği başka izin hakkı da bırakılmalı.

Arkitera.com için yazımına çok önce başlanan ama bugüne kadar bir kenarda bekleyen bu yazı bitmedi. Ancak ARKIMEET’te yapılacak “Çalışan Mimar / Patron Mimar” paneli öncesinde bu hali ile yayına alınmasının sakıncası yok.

Yukarıda bahsi geçenler Mimarazzi’de çerçevesi tanımlanmış mimarlık çalışma ortamı sorunlarına çözüm değil elbette. Çok daha geniş bakılması zorunlu. Hem patron hem de “işçi” mimare açısından. MEB Yarışması’nda bir milyon TL’ye yakın hizmet bedelinin 150.000 TL’ye çözülmek istenmesi de Mimarazzi’nin nedenlerinden. Tüm bu konuları daha ayrıntılı bir şekilde ARKIMEET’te konuşabilmek ümidiyle…

Yorum yapın